Her şey kediler için!

Her şey kediler için!

“Herşey Kediler için...” sloganıyla geçtiğimiz günlerde Antalya’da düzenlenen II. Uluslararası Kedi Hekimliği Kongresi veteriner hekimler tarafından ilgi ile karşılandı.

Kedici Veteriner Hekimler Derneği (KEDVET)’nin düzenlediği ve International Society of Feline Medicine (ISFM) tarafından desteklenen II. Uluslararası Kedi Hekimliği Kongresi Antalya’da gerçekleşti. Kongrenin açılış konuşmasını yapan KEDVET Başkanı Dr. Tarkan Özçetin konuşmasında, 2015 yılında kurulan derneğin kuruluş amacından bahsederken, derneğin yükselen bir başarı grafiğinde olduğunu belirtti.

“KEDVET; 2015 yılında kedilere tutku ile bağlı olan gönüllü veteriner hekimleri aynı çatı altında buluşturarak toplumda kedi sevgisini ve bilincini geliştirmek, yaygınlaştırmak, başta sahipsiz sokak kedileri olmak üzere tüm hayvanların yaşam haklarını ve refahlarını iyileştirmeye yönelik çalışmalarda bulunmak, kedilerle ilgili sorunlara kamuoyunun dikkatini çekmek, kedilerle iç içe olan etkinlikleri düzenlemek, yardıma muhtaç kedilerin bakım ve tedavilerini yapmak, kedilere karşı özel ilgisi olan veteriner hekimlerin eğitim ve gelişimlerine katkıda bulunmak için kurulmuştur. KEDVET’in ilk sosyal sorumluluk projesi olan Kedi Evleri soğuk kış günlerinde 100 binin üzerinde hayvansevere ulaştırılmıştır.” 

Kongrenin açılış konuşmasında söz alan Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Merkez Konsey Başkanı Veteriner Hekim Ali Eroğlu ise Türkiye’de kedi sahiplenme ve bakım bilincinin günden güne artığını, mesleki gelişimde meslektaşlarına yol gösteren derneğin faaliyetlerinden mutlu olduklarını belirtti. 

Doç. Dr. İdil Baştan’tan kedilerde renokardiyak sendrom

Bilimsel program içerisinde ilgi çeken sunumlar arasında Kedilerde Renokardiyak Sendrom konusu vardı. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesinden Doç. Dr. İdil Baştan’ın anlatımıyla gerçekleşen sunumun satır başları şöyleydi: Kalp ve böbrek, yaşam desteği için hemodinamik stabilitenin korunmasında çok önemli bir rol oynar. Bu organlardan birinin işlev bozukluğu, diğerinin işlev bozukluğuna yol açar. Kalp veya böbrekten birindeki akut veya kronik bozulmanın diğerinde akut veya kronik disfonksiyona yol açması Kardiyorenal Sendrom (CvRD) genel olarak isimlendirilir. 

Kardiyorenal Sendrom aşağıda tanımlanan 3 alt grubu içerir; 

Kardiyovasküler – böbrek hastalığı-Kalp (CvRDH): primer kardiyovasküler sistemi içeren bir hastalıktan kaynaklanan böbrek hasarı veya işlev bozukluğu 

Kardiyovasküler – böbrek hastalığı-Böbrek (CvRDK): Böbreği içeren birincil hastalık sürecinden kaynaklanan kardiyovasküler hasar veya işlev bozukluğu

Kardiyovasküler – böbrek hastalığı-Diğer (CvRDO): kalp hem de böbrek fonksiyonlarının her ikisini de etkileyen hastalıkların neden olduğu işlev bozukluğu

Kronik böbrek yetmezliği ve kardiyovasküler risk faktörleri

Kronik böbrek hastalığı (KBH), evcil kedilerin yaygın bir hastalığıdır. Önceki çalışmalar, geriatrik kedilerin %15-30’unun bir dereceye kadar böbrek yetmezliği veya aşırı azotemi geliştirebileceğini göstermiştir. Böbrek yetmezliği çeşitli su, elektrolit, asitbaz, hormonal, hematolojik ve kardiyovasküler değişikliklerin eşlik ettiği klinik bir sendromdur. Böbrek yetmezliği son yıllarda tek organ yetmezliği sendromundan, böbreklerin çoklu organ disfonksiyonunun ilerlemesinde aktif rol oynadığı karmaşık bozukluğa dönüşmüştür ve kronik böbrek hastalığı majör bir kardiyovasküler risk faktörü olarak tanımlanmıştır. Kalp ve böbrek arasında, renokardiyak sendrom (CvRDK) olarak adlandırılan ve ‘kalp hasarına yol açan böbrek fonksiyonundaki kronik anormallikler’ olarak tanımlanan geleneksel ve geleneksel olmayan risk faktörlerini içeren karmaşık çift yönlü bir etkileşimi içerir. Kronik böbrek hastalığına bağlı kalp yetmezliği, sol ventrikül hipertrofisi, diyastolik disfonksiyon bozukluğu ve artmış kardiyovasküler risk gibi sorunların ortaya çıkması sonucu gelişir. Evre 1 kronik böbrek hastalığından başlayarak evre ilerledikçe kardiyovasküler risk artar . Kronik böbrek hastalarında kalp hasarına; anemi, endotel disfonksiyonu, hipertansiyon, sıvı hacmi ve hemodinamik değişiklikler, inflamasyon, üremik toksinler, nörohormonal aktivasyon, D vitamini eksikliği, hiperparatiroidizm ve anormal kalsiyum-fosfat metabolizması, oksidatif stres, hiperkalemi gibi elektrolit anormallikleri kardiyovasküler hasar veya işlev bozukluğuna neden olabilir. 

Tanı

Toraks’ın radyografik görüntülemesi ve ekokardiyografi kalp fonksiyonunun değerlendirilmesinde kullanılan iki önemli testtir. Böbrek yetmezliği hipertansiyona neden olduğu için kan basıncı böbrek yetmezliği olan kedilerde düzenli takip edilmelidir. Kalp hastalıkların teşhisi ve takibi için sık kullanılan kardiyak biyobelirteçler troponin I ve NT-proBNP’dir. Bu belirteçler kısmen böbrekler tarafından atıldığı için konsantrasyonları böbrek fonksiyonuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Eşlik eden kalp ve böbrek bozukluğu olan hastaları değerlendirirken bu parametreler yorumlanmalıdır. Kan elektrolitlerinden özellikle potasyum, sodyum ve klor yakından izlenmeli kan gazları ölçülerek metabolik durum ortaya konulmalıdır.

Yaza keyifli bir başlangıç…

Bilimsel program akışında alanında uzman bilim insanlarının sunumları dikkatle dinleyen hekimlerimiz, aynı zamanda yaza keyifli bir başlangıç yapma fırsatı yakaladılar ve bir sonraki kongre için başarı dileklerinde bulunuldular.

Purina Pro Plan LiveClear’ın bilimsel çözümleri KEDVET 2022’de konuşuldu

Nestlé Purina PetCare, bu yıl 2’ncisi “Her Şey Kediler İçin” sloganı ile Antalya’da düzenlenen ve sektörün en önemli etkinlikleri arasında yer alan KEDVET 2022 Kongresi’ne Uydu Sempozyumu sponsorluğu ile destek verdi. Nestlé Purina PetCare Veteriner İlişkileri Müdürü Uyanış Öcal, sempozyumda yaptığı konuşmada veteriner hekimlere, kedi alerjenleri, alerjen yönetimi, alerjenlerin sebep olduğu sınırlar başta olmak üzere Pro Plan LiveClear’ın evcil hayvanların yaşamına getirdiği inovatif çözümleri anlattı. 

Doğru beslenmek patili dostlarımız için çok önemli

Ailemizden biri olan evcil hayvanlar için mamalarını, 500’den fazla bilim insanının yer aldığı Purina Enstitüsü’nde Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarıyla geliştirdiklerini belirten Uyanış Öcal, sempozyumda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Patili dostlarımız için inovatif, besleyici ve lezzetli öğünler hazırlıyoruz. Enstitümüzde davranış bilimi, bağışıklık, beslenme ve veteriner hekimler olmak üzere alanında uzman birçok bilim insanı bu konular üzerinde çalışıyor. Çünkü doğru beslenme patili dostlarımızın yaşam kalitesini ve sürelerini artırıyor, bağışıklık fonksiyonunda yaşa bağlı düşüşler azalıyor. Bugün kedi alerjen hassasiyetinin yönetimi bile beslenme ile kontrol altına alınabiliyor. Biliyoruz ki evcil hayvan sahiplerinin yüzde 83’ü, beslenme konusunda yararlı bilgiler edinmek için veteriner hekimlere güveniyor. Bu doğrultuda siz değerli veteriner hekimlerin evcil hayvanların sağlıklı beslenmeleri için sağladığı pozitif etki hayati önem taşıyor” şeklinde konuştu.

Yeni bir gerçekle tanıştık: kedi tüyü alerjen değil 

Kedi alerjenlerinin, patili dostlarımızla kurduğumuz ilişkimize sınır koyabileceğine ve mesafeler yaratabileceğine değinen Öcal, “Alerjen yönetimi, dostlarımız ile olan ilişkimiz ve onların yaşam standartları için oldukça önemli bir konu. Dünyada ve Türkiye’de yapılan araştırmalar, kedi alerjenlerinin dünyada her 5 kişiden birini, ülkemizde ise 4 kişiden birini etkilediği ortaya koyuyor. Alerjen süreci doğru yönetilmediğinde, bu durum kediler ve sahipleri arasındaki iletişimi ve etkileşimi de sınırlandırıyor. Kedi nüfusunun yüksek olduğu Türkiye’de bu durum daha sık rastlanır hale geliyor. Genel olarak, bireylerde görülen alerjen hassasiyetinin ana kaynağının kedi tüyü olduğu biliniyor. 

Nestlé Purina PetCare olarak yaptığımız araştırmalar bizi bambaşka bir gerçekle tanıştırdı: Alerjen, kedilerin tükürüklerinde doğal olarak ürettikleri Fel d 1 adlı bir proteinden kaynaklanıyor. Tüm kediler, doğal yapıları gereği, ırk, yaş, tüy uzunluğu, cinsiyet veya vücut ağırlığı fark etmeksizin Fel d 1 üretiyor. Yani ‘hipoalerjenik kedi’ kavramı bilimsel kanıtlarla desteklenmiyor. Kediler, kendilerini temizlerken, alerjen özelliği gösteren Fel d 1’i; tüylerine, derilerine ve oradan da çevrelerine yayıyor ve alerjen hassasiyetine sebep olabiliyor. Hayvanseverler alerjen ile mücadelede farklı yollara başvurabiliyor. Örneğin; her gün ev temizliği yapmak, yüksek kalite elektrikli süpürge kullanmak, hava temizleme filtresi kullanmak gibi… Ancak bu yollar alerjen yükünü sonlandırmıyor. Kedi alerjenleriyle başa çıkmanın en etkili yöntemi sebep olabilecek etkenleri henüz ortaya çıkmadan önleyebilmek” dedi. 

Üçüncü haftadan itibaren ortalama yüzde 47 oranında azalma

Nestlé Purina PetCare olarak, alerjeni en baştan ortadan kaldıran bir yaklaşımla alerjen yönetiminde çığır açan yeni bir mama geliştirdiklerini söyleyen Öcal sözlerine şu ifadelerle devam etti; “Pro Plan LiveClear, kedi tüyü ve deri döküntülerindeki aktif alerjenleri, temel bileşeni olan ve yumurtalardan elde edilen belirli bir protein sayesinde; Fel d 1’i kaynağında, yani kedinin tükürüğünde, kedinin doğal fizyolojisini hiçbir şekilde etkilemeden nötralize ediyor. Böylece; ürünün tüketimi sonrasında, kedinin kendini temizlemesi sırasında tüylere aktarılan aktif alerjen ve dolayısıyla çevredeki aktif Fel d 1 azalıyor. Bunun sonucunda ise günlük beslenmenin üçüncü haftasından itibaren kedi tüyü ve deri döküntüsü üzerindeki alerjenler ortalama yüzde 47 oranında azalıyor.” 

Kediler için Yepyeni Bir Hayat Öyküsü Başlıyor

Antalya’da 2.si düzenlenen Kedici Veteriner Hekimler Derneği’nin (KEDVET) Kongresi ile kedi sağlığı sektöründeki gelişmeler hakkında kedici hekimlerle ve akademisyenlerle bir araya geldik.  ISFM tarafından da desteklenen bu kongre kapsamında biz de uzun süren pandemi sürecinin ardından tekrar Kedici Veteriner Hekim meslektaşlarımızla bir arada olmaktan ve onlarla sadece kedilere özel geliştirilen formülün faydalarını paylaşmaktan mutluluk duyduk.

Pandemi ile birlikte…

Pandeminin başlamasıyla, karantina döneminde pet ebeveynleri patili dostları ile daha çok zaman geçirirken, pet sahiplenme oranları da artmıştır. Nasıl ki insanların sosyal yaşantıları değiştiyse; sevimli minik dostlarımızın da sosyal yaşantısı değişmiştir. Normalleşme sürecinden önceki dönemde alışık olmadığımız şekilde günün neredeyse her anını evimizde geçirirken sosyalliğimizi paylaşabileceğimiz patili dostlarımız bizleri karantina sürecinden uzaklaştırarak iyimserleştirmiştir. İnsan psikolojisiyle ilgilenen bir çok bilim insanının da söz ettiği gibi evcil dostlarımızın bizlerin sağlığına faydaları saymakla bitmez! Zorlayıcı ve alışık olmadığımız bu dönemde patili dostlarımıza sahip olmak, onlarla ilgilenmek bizler için hayat kurtarıcı nitelikte olmuştur. 

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de pandemiyle birlikte evcil hayvan besleme bilinci ve sahiplenme oranı artmıştır. Son 3 yıla bakıldığında önceki yıllardaki kedi besleme ortalamalarına göre, kedi sahiplenme oranlarında yaklaşık %30 artış olduğu gözlemlenmiştir.

Ayrıca patili dostlarımızla evde geçirdiğimiz zamanın artmasıyla birlikte onları daha yakından izleme ve günlük yaşamlarını olumsuz etkileyen problemleri fark etme şansımız olmuştur. Özellikle kedi ebevenylerini, kedilerine daha iyi bir yaşam koşulu sunmak ve onların ömrünü uzatabilmek amacıyla veteriner kliniği ziyaretlerini sıklaştırmışlardır. Klinik ziyaretlerinde sadece akut problemler değil, kedi dostlarımızın kronik sorunları da klinisyen hekimler tarafından ortaya çıkartılmıştır. Böylece bakım koşulları iyileştirilen kedilerin ortalama yaşam sürelerinde de artış gözlemlenebilmektedir. 

KBH, kedi popülasyonun yaklaşık %10’unu etkiliyor

Yaş faktörü bir yandan dostlarımızla geçirdiğimiz keyifli anları çoğaltırken, bir yandan da bazı hastalıklar yönünden onları predispoze hale getirmiştir. Yaş; kediler ile ebeveynleri arasındaki önemli bağı bozan hastalıklardan biri olan Kronik Böbrek Hastalığında önemli risk faktörleri arasındadır. KBH, geriatrik kedilerde en sık görülen hastalıklardan biridir ki kedi popülasyonun yaklaşık %10’unu etkilemektedir. Kronik Böbrek Hastalığının temel nedeni tam olarak bilinmemekle beraber; enfeksiyonlar, travmalar, tümörler dahi bu hastalığa sebep olabilir. Kedilerde ise en yaygın olarak rapor edilen sebep, tübülointersitisyel nefrit adı verilen bir enflamatuvar  süreçtir. Tübülointerstisyel nefrit, fonksiyonel nefronların sayısında zaman içinde progresif bir azalma meydana gelmesine ve bunun sonucunda glomerüler filtrasyon hızında (GFR) bir düşüş yaşanmasına neden olur. GFR’nin düşmesi ile birlikte renin-anjiyotensin-aldosteron sistemi (RAAS) aktive edilip anjiyotensin II salgılanır ve bunun sonucunda efferent arteriyolde vazokonstrüksiyon meydana gelir. Buna bağlı olarak, fonksiyon gösteren her bir glomerüldeki kan basıncı artar ve GFR yükselmeye başlar.

Başlangıçta bu dengeleyici mekanizmalar GFR’nin korunmasına yardımcı olurlar, fakat kronik RAAS aktivasyonu nihayetinde geriye kalan fonksiyonel nefronları tahrip edici bir hale gelir:

- Sistemik hipertansiyon glomerüllere doğrudan hasar verir.
- İdrara karışan protein sızıntısında meydana gelen artış (proteinüri) tübüler enflamasyonu şiddetlendirebilir.

Bütün bunlar, irreversibl nefron kaybı ve böbrek fonksiyonunda progresif düşüş yaşanan kısır bir döngü yaratır.

Kedi KBH’si genelde yavaş ilerleyen ve anlamlı derecede bir morbidite ve mortalite oranına sahip, geri dönüşümsüz ve dejeneratif bir hastalıktır. Hastalığın klinik belirtileri spesifik olmamakla birlikte farklılık göstermektedir. Semptomatik vakalarda görülebilecek klinik belirtiler arasında, PU/PD, anoreksi, iştahsızlık, kusma, kilo kaybı, letarji ve halitozis vardır. Bazı vakalarda, ilk görülen klinik belirtiler, görme kaybı veya ataksi gibi hipertansif semptomlar olabilir. 

Ancak unutmamalıyız ki Kronik Böbrek Hastalığı gizli seyreden bir hastalıktır. Bahsi geçen klinik belirtiler oluştuğunda böbrek fonksiyonlarının 2/3’‘ünü kaybetmiş olacaktır. Dehidrasyon, zayıf vücut kondisyonu fiziksel muayenede KBH şüphesini artırsa dahi, dehidre olmayan kedilerde yapılan testlerde kandaki üre ve kreatinin seviyelerinde artışlar gözlemlenebilir. Bu veri güçlü bir KBH göstergesi olmakla beraber Kreatinin düzeylerinde görülen bu yükselme böbrek fonksiyonlarının %75 kayba uğradığını kanıtlar niteliktedir. Dolayısıyla erken tanı ve teşhis hızlı progrese olan bu hastalıkta büyük önem taşır.

Kedi Kronik Böbrek Hastalığının tedavi ve kontrolünde esas alınan üç temel hedef vardır:

1. Klinik belirti ve semptomları kontrol altına almak suretiyle yaşam kalitesini artırmak
2. Hastalık progresyonu ile ilişkili faktörlerin tedavisi (proteinüri, hiperfosfatemi, metabolik asidozis, dehidrasyon)
3. Bağlantılı durum ve rahatsızlıkları kontrol altına almak (hipertansiyon)

Proteinüri, KBH’li kedilerdeki önemli prognoz faktörlerinden ve önemli terapötik hedeflerden biridir. KBH olan kedilerde sınır seviyelerdeki proteinüri (idrar protein:kreatinin oranı [UPC] 0,2-0,4) varlığının dahi yaşam süresinde kısalmaya neden olduğu gösterilmiştir.

Semintra (Telmisartan), kedilerde KBH ile ilişkili proteinürinin düşürülmesinde endike olan Anjiyotensin II reseptör blokörüdür. Hayvan sağlığı için ruhsatlanmış ilk ve tek Anjiyotensin Reseptör Blokörüdür (ARB). Glomerül efferent arteriyolünü genişletir ve böylece glomerüldeki kan basıncını düşürerek proteinüriyi azaltır. KBH’den muzdarip olan kedilerde proteinürinin düşürülmesi şu sebeplerle önemlidir:

Proteinüri varlığı, sınır seviyelerde bile olsa, kedi KBH’sinde negatif prognostik hayatta kalım parametrelerinden birini teşkil eder. Proteinüri şiddeti arttıkça mortalite riski de artar. Kedilere özel olarak tasarlanan oral kullanıma sahip Semintra ise 7 gün içinde proteinüriyi düşürmektedir. Semintra kedilerde kullanımını kolay hale getiren özgün bir formülasyonu sayesinde kediler tarafından çok iyi düzeyde kabul görmektedir. Telmisartan’ın dışkı yoluyla atılıyor olması da halihazırda böbrek fonksiyonu zayıflamış kedilerin böbreklerine ekstra yük binmesini önlemiş olmaktadır.

KBH’nin üstesinden gelin!

Semintra; Kronik Böbrek Hastalığından muzdarip kediler için yeni bir hayat öyküsü oluşturmakta. Kedilerin yaşam kalitesini doğrudan etkileyen bu yaygın hastalığın üstesinden hızlı ve güvenilir sonuçlar sağlayan Semintra ile gelebilirsiniz. Siz de özellikle belli bir yaşın üzerindeki kedilerde düzenli, detaylı sağlık taramaları ile minik dostlarımızın yaşam sürelerinin uzamasını sağlayabilirsiniz.

KEDVET’in sloganında olduğu gibi, “Her şey Kediler için…”

Yakın zamanda KEDVET ile birlikte yeni ortak projelerimiz olacak. Kedi dostu olmaya ve bizi izlemeye devam edin.

https://petinfodergi.com/her-sey-kediler-icin/